28 Şubat 2010 Pazar

İSTANBUL

Seni görüyorum yine İstanbul,
Gözlerimle kucaklar gibi, uzaktan.
Minare minare,ev ev,
Yol, meydan.

Geliyor Boğaziçi'nden doğru,
Bir iskeleden kalkan vapurun sesi,
Mavi sular üstünde yine
Bembeyaz Kızkulesi.

Bir yanda, serin sabahlarla beraber,
Doğduğum kıyılar:Beşiktaşım.
Baktıkça hep semt semt, yer yer,
Beş yaşım, on beş yaşım,ah yirmi yaşım!

Durmuş bir tepende okuduğum mektep,
Askerlik ettiğim kışladır ötesi.
Bir gün, bir kızını benim eden
E velendirme dairesi.

Benim de sayılmaz mı oralar?
Elimi tutar gibi iki yanımdan,
Babamın yattığı Küçüksu,
Anamın toprağı Eyüpsultan.

Önümde açık kollarıyla Boğaz,
Çengelköy'den aktarma Rumelihisarı.
İstanbul, İstanbul'um benim,
Kadıköy'ü, Üsküdar'ı...

Gün olur köprü ortasında durur,
Anarım, Adalarda çamların uykusunu,
Gün olur, Beyoğlu'nu özler içim,
Koklamak isterim Tünel'in kokusunu.

Bulut geçer üstünden,
Gemi gelir yanaşır
Bir eski türküdür, kulağıma fısıldar:
"İçi dolu çamaşır".

Göğünde tanıdım ayın ondördünü,
Kırlarında bilirim baharı,
Her şey, içimde her şey,
İstanbul yadigarı.

Bir daha görüyorum seni dünya gözüyle,
Göğün hep üstümde, havan ciğerlerimdedir,
Ey doğup yaşadığım yerde her taşını
Öpüp başıma koymak istediğim şehir!
ZİYA OSMAN SABA
Şair, İstanbul'un hayatına nasıl nüfuz ettiğini güzel anlatmış... İstanbul adına şiirler yazılmış şanslı şehirlerdendir.Ya da İstanbul'u yaşadıkları için şairler şanslı...Şairin bahsettiği yerleri fotograflamak gerekirdi ama İstanbul'un diğer kısımlarını da sevdiğine eminim. Kendi semtimle ilgili bir kareyi de koyuverdim.

2 yorum:

  1. Bence bu fotograflarin boyutunu buyutmek lazim. Guzellikleri daha cok cikacaktir ortaya. Bu konuyu bir goruselim :)

    YanıtlaSil