31 Mart 2010 Çarşamba

İSTANBUL’UN ÇOOK TEPESİ VAR AMA…

İstanbul deyince aklımıza çok büyük bir yerleşim gelir.Günümüzün İstanbul'undan bir
sürü kısım sayarız. Tepeleri sorulsa ...Ooooooo, o kadar çok ki! Ama 7 tepe ise bahis konusu ,sınırları küçültmek gerekir.E,küçültünüz efendim! Biliniz ki burada İstanbul ,sur içidir.
İnsanlar hayatları boyunca birçok söz duyarlar ama hepsi ilgilerini çekmez.Algıda seçicilik bizi gereksiz(!) ayrıntılardan korur. Üstünkörü bildiğimiz şeyler zihnimize sızmış sözlerden ,sahnelerden kalır bize. Örneğin''İstanbul'un kaç tepesi vardır?''sorusuna doğrudan ''7'' cevabını verebiliriz rahatlıkla.Ve pek fena çuvallarız:) Soru''İstanbul kaç tepenin üzerine kurulmuştur?'' veya'' Eski İstanbul kaç tepelidir?'' olmalı. Megaralıların kurduğu ilk yerleşim yeri 7 tepe üzerine kurulmamıştı ama Konstantin'in kurduğu ve Roma , Bizans , son olarak Osmanlı İmparatorluğu’nun başkentinden bahsediliyorsa korkmadan yüksek sesle 7 TEPE diyebilirsiniz. Eh,sadece 7 tepe için bu kadar kelime sarf etmeme kızdıysanız hoşgörün. Tepelerin adları az yer kaplayacak, o yüzden laf kalabalığı yapıp yazıyı daha dolu göstermeye çalışıyorum. İtirazı olan?Yok mu? Güzel...
İşte 7 tepe:

SARAYBURNU TEPESİ
BEYAZIT TEPESİ -- NURU OSMANİYE TEPESİ
SULTANSELİM TEPESİ--DAVUTPAŞA TEPESİ--EDİRNEKAPI TEPESİ--FATİH TEPESİ


Konstantin, imparatorluğuna 2. başkent olarak seçtiği bu şehrin 1. başkent Roma gibi 7 tepe üstüne kurulmasını istemiş. Bu yüzden daha evvel küçük bir kasaba gibi olan şehrin sınırları genişletilmiş . Siz de adları benim gibi aklınızda tutamayabilirsiniz-ciddiyim- ama en azından bahsedildiğinde yabancılık çekmezsiniz. İkramımdır... (2006)

20 Mart 2010 Cumartesi

THEODOSİUS SÜTUNU


İstanbul Üniversitesi mezunuyum.Avcılar kampüsü henüz yapılırken mezun oldum,orayı hiç bilmem.Zaten Edebiyat Fakültesi taşınmadı(Çok şükür).Beyazıt'taki karmaşa gözümü yıldırmıştı.Belki sakin Sarıyer'de büyüdüğüm için oranın bir kaos ortamı olduğunu düşünmüştüm.İlk sene her an başıma bir felaket gelecek zannıyla tedirgin geçti.Sonra bir alıştım pir alıştım.Alışveriş yapan, gezen yerliler,turistler,memurlar,işçiler, esnaf, avareler ve öğrenciler ,müthiş bir hareket yaratarak dolanıyordu.Tipler,amaçlar,fikirler her şey farklıydı.Ve her yer harika eserlerle doluydu.İlk senenin şokunu atlattıktan sonra o hareketin parçası olmak bana keyif verdi.Hızlı yürüme alışkanlığım o zamanlardan kalmadır.Yere bakarak yürüme alışkanlığımdan o yıllarda vazgeçtim(Sakın denemeyin, yerdeki salgı örnekleri ile Türkiye'nin yarısının DNA haritası çıkarılır.) Suriçi'nin en temiz değil ama en güzel yeri orasıdır.
Beyazıt'taki Bizans kalıntılarının yanından ilgilenmeden geçerdim.Meğer o kalıntılar Konstantinopolis'in meydanlarından birine aitmiş. Forum Theodosius,yani FORUM TAURİ=Boğa Meydanı...Bu meydanı da anıtlarla süslemişler.Şimdi taş parçası diye yan gözle dahi bakılmayan o taşlar Bizans sanatının güzel örneklerini oluşturuyorlardı. Anlayacağınız konumuz olan sütun da Forum Augusteion'daki sütun gibi yokolmuş.
Çoğu ülke, hepi topu üç buçuk eseri nasıl dikkatle korur,övünür,reklamını yapar.Biz koruma,onarma,reklam yönünden pek başarılı değiliz maalesef. Gurur duyulacak eserlere sahiplik yapıyoruz ama sorumlu davranmıyoruz.
Pardon konu dağıldı.Oldukça büyük olduğu sanılan meydandaki sütun 1.Theodosius'un barbarlara karşı zaferlerini anlatan kabartmalarla süslüymüş.Üzerinde imp.un atlı heykeli varmış. 506'da İmp. 1.Anastasios heykeli indirtip kendininkini diktirmiş.512'deki ünlü Nika ayaklanması sırasında heykel saklanmış bu sayede zarar görmemiş.Fakat heykel Latin İstilası'nda yakayı ele vermiş...Latinler, bu tunç heykeli de Augusteion ' daki heykel,Ayasofya'nın kapısı ,örme sütunun bronz plakaları gibi eritmiş.
Sütundaki kabartmaların çoğu da aynı dönemde batıl inançlı Yunanlılar tarafından yok edilmiş iyi mi!
Biz istanbul'u aldığımızda sütun hala mevcutmuş (cascavlak ama mevcut).1517'deki kasırgada düşen sütunun kalıntıları aynı yy 'da yapılan Beyazıt Hamamı'nın temelinde (başka kimbilir nerelerde) kullanılmış. Hamam en son gördüğümde bakımsız bir haldeydi,umarım restore etmişlerdir(sanmıyorum)Biraz incelerseniz sütundan kabartmalı parçalar görürsünüz.Değdirin elinizi ve en az 1600 yıl önce yapılmış,uzun süre gururla şehrin güzelliğine katkıda bulunmuş sütunu hatırlayın. Gözünüzde canlandıramayabilirsiniz ama ona emek vermiş sanatkarları takdir edebilir onurlandırabilirsiniz...
Not: Bir yapının parçalarının başka bir yapı için kullanılması üzücü ama pratik bir uygulamadır.Üzücü çünkü kullanımı bırakılmış nice eser bu yüzden parça parça yok edilmiştir.Başka bir yapının inşasında kullanılan mimari parçalar (taşı,sütunu,,,,) ‘devşirme parça’ diye adlandırılır. Örneğin Ayasofya'nın inşası sırasında imp. dünyanın birçok yerinden malzeme getirtmiştir ki bunların bir kısmı paganist dönemin çok özel tapınaklarından devşirmedir.Hani içinde brej yeşil güzel sütunlar var ya onlar bir dönem önem verilmiş bir tapınaktan alınmış. (2006)

Not:Beyazıt Hamamı restore edildi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nin sağ yanında pırıl pırıl arz-ı endam etmektedir.Duyurulur.(2010)

9 Mart 2010 Salı

KIZ TAŞI


Yaklaşık 10 m uzunlukta beyaz mermerden bir taş. Fatih'te.452'de Markionus yaptırmış. Kaidesinde çelenk taşıyan 2 Nike(zafer tanrıçası) varmış. Halk bu yüzden Kız Taşı diyormuş.
Önünden geçen kızların bakire olmayanlarını ifşa eden dedikoducu bir tılsımmış! Bu sebepten padişaha şikayet edilmiş ve kırdırtılmış...
Not:Yukarıdaki bilgiler net te bulduklarım,kitap karıştırmadım.İş bu bilgiler yanlış ise günahı bana ait değildir bildirile... (2006)