13 Ocak 2013 Pazar

CİBALİ


 Bilir misin , hiç söyledim mi  Fu , ben Fatih civarını severim . Eskiden beri bir sürü akrabanın orada oturuyor olması bir yana eski İstanbul olması nedeniyle de severim. Su'nun dergi için Cibali'yi seçmesi ve fotoğraf çekmeye beni de çağırması iyi oldu.  Şimdiki aklım olsaydı okulda İstanbul Bizans'ı dersi için gittiğimiz her yeri ayrıntılarıyla çekerdim. Geçmiş ola...
Ümmühan teyzeme gidişimizi hatırlar mısın? Unkapanı'nda inerdik iç tarafa doğru yürürdük. Su ile Haliç'e doğru yürüdük.Cibali'nin bir kısmı Haliç kenarı asıl kısmı içte.Senin olmadığın bir yıl yine gidip sahilde dolaşmıştık.  Bu sefer iç tarafa azıcık göz attık. Çoğu eski tarz evler, oldukça da viran.  Bazı sokaklarda sadece iş yerleri var. Ele alınıp cilalansa turistlerin ağzı açık dolaşacağı sokakları var.
  Bu cami aslında Bizans dönemi bir kiliseydi. Fetih sonrası camiye çevrilenlerden .Bu sayede ayakta kalabildi.Camiye çevrilmeyenlerin ömrü kısa oldu. Şimdiki adı Gül Cami . Bizans adını bir türlü hatırlayamadım.Dur bakayım.
...
:) Bulduğum kaynakta adı Yunanca karakterlerle yazılmış.Senin böyle bilgilerle ilgili olmadığını biliyorum,geçiyorum.
Dur ama ben ilgiliyim...  Aya Theodosia imiş galiba.




 Bu yaşlı adam caminin karşısındaki tuvalet girişinde görevliydi.
Sempatik adam fotoğraf çekmemize de izin verdi.





Önce Beşiktaş'ta ayıldım. Sonra Beyazıt'ta tekrar farkettim. Doğma büyüme İstanbul'dayım, üstelik çocukluğum Kavak'ta geçti.  Otuzumdam sonra ,hıı, dedim.İstanbul'da asmalar sarmaşıklar en izbe yerlerde bile kullanılmış.
Genel olarak  evlerinin, sokaklarının görüntüsünü önemsemeyen bir halkız. Evin içi saray gibi olsun isteriz.  Dışının sıvasız,  boyasız, bahçesinin bakımsız olmasından rahatsız olmayız.  Güzel olanı taktir ederiz de güzel olmayan pek rahatsız etmez bizi.  Neden acaba?  Ama oraya buraya asmalar,sarmaşıklar serpiştirmey seviyoruz.
Bu evden eve uzanan veya bir duvarı örten bitkiler özensiz, derme çatma görüntülere öyle bir hava katıyor ki ...  Artık ayıldığım için mi nedir gözüm hemen seçiyor onları ve çok seviyor.  Ters ışık ...



 Kavak'ta dedemin evin karşısında Hayriye teyzenin evi vardı. Bahçesinde kırmızı üzüm asması vardı. Yazın harika bir gölgelik olurdu. Üzümler olduğunda çoluk çocuk dadanmasın diye topladıklarından bir kısmını dağıtırlardı. Özenli, ahım şahım bir bahçe değildi ama o bitki öyle bir hava verirdi ki kışın yaz gelse de yemyeşil olsa diye geçirirdim içimden ki bu 8-9 yaşındaki bir çocuğun düşüncesiydi.  Taktir ederdim o görüntüyü.
Al işte içi boş viran bir eski ev,  karşıki evden kendisine uzanan bitki ile şenlenmiş.




 Galata Kulesi'nin altında bir çay bahçesi var.  Yok burası değil!  Asmalı . Üzümlerin olduğu zaman gitmişim tesadüfen, yaprakların arasından salkımlar harika görünüyordu.  Aynı görüntüyü seninle paylaşmıştık Fu.  Kapalıçarşı'da hani Örücüler Kapısı'na giderken soldan girilen hanın avlusunda oturmuştuk.  Orada da asma vardı.  Seninle miydim, üzümleri övünce bir tabak getirmişlerdi !

Burası Kadir Has Üniversitesi'nin arkasında minik bir parkın yanı. "Albay'ın Yeri" diye bir kahvehane var. Oraya ait bu minik araba-büfede harika tost yapılıyor. Su ile kavurmalı kocamaan birer tost yedik.  Of of. İçine sürülen salçadan mı yoksa sağlıksız margarinden mi bilmem çok lezzetliydi.  Kahvehaneden çay geldi parkta yedik.  Öğrenciler çok şanslı.

 İç kısmı bırakıp sahilde yürümeye başladık.
Bu sevimli kahveye rastladık.
"Dükkanım Nikomedian"
Nicomedia İzmit'in Yunanca adı.
Sahibi galiba  Fransızca öğretmenliği okumuş bir hanım.  Ama bu minik, sevimli dükkana daha çok anne babası Saniye Hanım ve Kadri Bey bakıyorlar. Sohbetleri de ikramları da güzel.



 Dükkanın fotoğraflarını çekerken dışarı çıkan hanım , çekim parasını isterim, deyip gülümsedi. Bizi içeri davet etti.  Hava buz gibiydi (cidden). Teşekkür edip dönüşte uğrayacağımızı,  güneş ışığını kaçırmak istemediğimizi söyledik.




 Seninle mutlaka gitmeliyiz bu kahveye. İçi minicik lezzetli çay ve tartaletleri var.  Sahibesi senin gibi yeni tarifler bulup denemekten hoşlanıyormuş.  Özellikle organik malzemeler kullanıyormuş.  Ben elmalı çayıma eşlik eden çikolatalı tartaleti pek beğendim.






Dönüşte uğrayıp oturduğumuz kahvenin vitrinindeki sahibesinin yaptığı çam ağacı şıktı. Yılbaşı öncesi her yerde değişik çam ağacı modelerini görmeye alıştım ama bu yıl ki kadar ilginç olanlarını görmemiştim.


Doğru dürüst bir makine istiyorum!  İyi makine, iyi fotoğraf değil tabii ama mercekle oynamak, ayar yapmak yanılmak, düzeltmek istiyorum.
Bu görüntüdeki karmaşa Cibaliyi yansıtıyor bence.



Gemlik'e doğru denizi göreceksin
 Sakın şaşırma.
Orhan Veli'nin bu şiirini aklımda tutamamam beni üzüyor.




               İşte karşıdan karşıya bir yeşillik daha...




Cibali ve o civardaki semtlerin yüzü değişiyor artık.  Evler restore ediliyor, sokaklar güzelleşiyor.  Param olsa oralardan ev alırdım Fu.





Yazın tekrar gidip dolaşacağım. O gün donduk.
Garip bir yer Cibali. Bir şey var,  bir hava... Gizli, uzak, seni içine almayan,yabancı hissettiren...





Köşe evleri severim. Buna bayıldım.SATILIK...
Ah ah ,Büyükdere'deki köşe evler geldi aklıma...





                                       
   
                                  Bak sağdaki ev restore ediliyor.






Ne kadar pembe değil mi?  Bu yokuş oldukça dik.  Karlı günlerde çocuklara gün doğuyordur. Sabah bu yokuştan aşağı inmeye çalışmak kabus olur. Bizim yokuş bile fazla geliyor. Aman aman...
Adı Sancaklar Yokuşu




Su fotoğraf çekiyor diye baba kız bir süre beklediler.Uzun süreceğini anlayınca izin istediler :) 



Sancaklar Yokuşu'nun üstlerinde sağda Fener Rum Erkek Lisesi var. Yokuşun dibinden bakıldığında öndeki evlerin arkasından faklı yapı malzemesi ve tarzı ile ,bu da ne, dedirtiyor?





                             Kırmızı tuğlaları Fransa'dan getirtilmiş.
                             Halk " Kırmızı  Okul" diyormuş.

 
 Yokuşun daha aşağısındaki  bu sevimli evi görünce şaşırdım. Diğer evlerden farklı, çok da özenilmiş.


Gizli bahçesi var...




 Tuğladan, kapı ve pencere kapakları aynen bu ton maviydi.  BAYILDIM.

                                                      İki sokak arası ada nasıl?



Eski, sakin, çamaşırlı, asmalı, tarz, manzaralı ... Cibali.

Çok sevdim. Yine gelelim ,yine gelelim...

2 yorum:

  1. Sevdim Cibali'yi. Yabanci hissettiren dedin ya, anladim sanirim..
    Ters isik guzel gozukuyor. Fotograflarini her zamanki gibi sevdim.
    Cafe cidden kucukmus. Disardan cok ozel gibi gorunmedi bana, bir de icerden gormeli...
    Bir gun birlikte gidelim Cibali'ye, mutlaka gidelim.

    YanıtlaSil
  2. Bu ters ışık üzerinde durulmaya değer .İyi bir makinem yok bahanesine sığınmadan çok az güzel fotografım olduğunu biliyorum artık.Yine de beğenmene sevindim Fu.VE GEZELİM BRE...

    YanıtlaSil