Yazılar sonra....
...
Yandaki renkli görüntü Gülhane'den Sultanahmet'e çıkan yokuşun solundaki tatlıcınin vitrininden. Cama yansıyan görüntü karmaşası hoşuma gitmişti.İnsan suriçinde en basit fotoğrafta tarihi yansıtabiliyor:)
Cankurtaranda gördüğüm bu balkon fakir,sarı ve şahsiyetli geldi bana. Düz duvarlı özelliksiz bir binanın sıradışı sapsarı kargaşası sevimliydi.
Sarı eternitli balkonun yan komşusu kırmızı laleli, en az onun kadar fakir ama üç çiçekle gören gözlere bayram yaptıran gönlü zengin pencere...
Günde beş vakit ezan kulağının dibinde söylenenlerin penceresi...
Sahipleri çoktaan terk-i diyar etmiş binanın penceresi... Artık sahibi biziz ama kenarını sokak lambasına kiralamışız.
Derme çatma bir evin derme çatma, çiçeksever penceresi... Hain kurt gelip üflerse belki ev yıkılır ama çiçekler grup olarak yere düşer.Sıkı sıkıya bağlanmışlar.
Cankurtaran'ı turistler kurtarıyor. Onca eski ev viran viran dururdu. Şimdi satın alınıp otel neyin yapıyorlar. Tekrar eski güzelliklerine kavuşuyorlar. Bu da dönüşmüş bir otel-evin penceresi...Yoksa restorant mıydı?
Bir tane daha ,dönüşmüş ; dönüştürenlerden birinin saksı seçimini beğendiğim, otel-evin penceresi...
Bu fotografları yanyana koyamadım.Bu da daha çok yazı yazmamı gerektirecek.
Bu Gülhane Parkı'nın girişinde sağda, belediyenin hediyesi. Merci,kırmızı lale papatya karışımı hoşuma gider.İlk Beşiktaş-Yıldız yokuşu tretuvarında (kelimeyi doğru yazdığımdan emin değilim) görmüştüm.Başarılı...
Yukarıdaki resimlerin yanlarına yazamıyorum .Nedeeeen?
Hayır, sinirlenmeye gerek yok. Çiçek işte bakılıp geçilir. Ahan da geçtim bile...
Tamam bu çiçekler Soğuk Çeşme Sokağı'ndan.Hani şu Ayasofya'nın arkasında olan ,bir ucu Gülhane'nin diğeri Topkapı Sarayı'nın girişine çıkan, ah Fahri Korutürk gibi bu sokakta doğsaymışım dedirten sokaktan... Allah rahmet eylesin ,Çelik Gülersoy'u minnetle anıyorum.Sayesinde TURİNG İstanbul'a ne güzellikleri geri kazandırdı.
Fu bir sonraki gezi Topkapı Sarayı'na olacak.Oraya beraber gittik mi hatırlamıyorum. Söz kafanı şişirmeyeceğim.Sadece sorularına yanıt vereceğim.Fotoğraf çekip Haliç ve Boğaz'a karşı kahve içeceğiz Konyalı'da.
Halide Edip'in Sinekli Bakkal'ın girişinde bir İstanbul sokağını tasviri vardır. Bakayım karşılıklı evler birbirine yakın mı, evet ; devrilecek gibi mi, evet; ahşaplar mı, evet.
Soğuk Çeşme olmayacak ( kişiye özel konut yok,hepsi turistlere özel.) biliyorum Cankurtaran'dan bir almak isterdim.
Yukarıdaki sokak (yanına yazmama izin vermedi!) sakinleri hem şanslı hem şanssız. Eski İstanbul'un eski evlerinde yaşıyorlar (Bilmem bunu ne kadar iplerler? Zira evleri eski olanlar ancak zenginlerse rahat otururlar.) ve önlerinden düzenli olarak şehiriçi tren geçiyor (Kaaabuus) .
Fekat güzel bahar gününde evinin önünde oturup ihtimal torunlarına giysi ören bu nineciğin yaydığı huzur hissi nitelikli olmasa da mutlu kareler çekmemizi sağladı.
Ben bu sokakta yaşamak istemezdim.Tren sesi ...
İstanbul'un Marmara surları çoğunlukla iyi durumda. Burası dışa açılan kapılardan. Hala keyifle andığın Ahırkapı Şenliği'nin ilk yapıldığı yerde...
Su zıplıyor.Ben ve Fu çekiyoruz."Yakalayamadım bir daha" diye diye Su'nun canını çıkardık:) Ancak bu kadar yakalabildim. Sağol Su .
Ah Cankurtaran gunu ! Ne gundu ama, o mavi evin onunde atlaya ziplaya poz vermelerimiz, otellere hayran kalisimiz, o amca, o teyze...
YanıtlaSilCicekler harika cikmis. Tam bir seri olmus.
Ellerine kollrina saglik.
Bir sonraki gezimiz nereye olsun?
Topkapı Sarayı'na... Başını şişirmeyeceğim. Sadece sorularına yanıt vereceğim. Fotoğraf çekip Konyalı'da kahve içeceğiz.İçerken başımızı az sola çevirip Haliç'i az sağa çevirip Marmara'yı seyredeceğiz. Sarayburnu'nda yaşayan saraylılarmışız yanılsamasını yaşayacağız.Bir vakitler 10 TL olan şimdi 50 TL ye terfi etmiş Müzekart'ımızla geziye başka müzelerde de devam edebileceğiz. (Sen gelene kadar kart 100 TL olacak:)
YanıtlaSil